Bir Psikoloik Danışmanın Gözünden Sınav Kaygısı
Bir öğrenciye , bir anneye , bir babaya, bir öğretmene ya da bir psikologa sınav kaygısı nedir diye sorsak hepsinden apayrı cevaplar alabiliriz.Haydi gelin sınav kaygısı diye adlandırdığımız duygu durumunu birlikte irdeleyelim. Sınav kaygısı denildiğinde çocuğun başaramayacağım korkusu, bu korku sonrasında yaşayacağı utanç duygusu, derslere ve hayata karşı motivasyon eksikliği, sınava ve kendine yönelik olumsuz bakış açısının yanı sıra; güvensizlik, değersizlik, zamanı etkin yönetememe ve stresten tutun da , çevre ve aile baskısına kadar birçok kavram iç içe geçmiş durumdadır ve çocuk yaşadığı bu karmaşık duygu silsilesi içinde bocalamaya başlar.
Sınav kaygısı dediğimiz duygu durumu aslında;çocuğun var sandığı bilgi eksikliğinden kaynaklı başarısız olacağını düşünmesi ya da önceden edindiği bilgisini sınav sırasında etkili ve verimli bir şekilde
kullanamayacağını düşünmesi ile oluşturduğu yoğun kaygı durumudur. Aslında sınav kaygısını doğuran etkenlerin oluşmasında, bireyin ve çevrenin yüklediği sınava yönelik anlamlar, zihinde oluşturulan
sınav imajı, sınav sonrasında oluşabilecek durumlara yönelik atıflar etkili olur.
Sınav kaygısı yaşayan öğrencilerde birden çok davranışsal farklılık görülebilir. Yoğun sınav kaygısı yaşayan öğrencilerde genellikle ders başarısında aniden düşüş, derslere ve okula yönelik sohbet
ortamlarını terk etme, sınava, başarıya yönelik konuşmaları reddetme, ders çalışmayı sürekli erteleme, dikkati herhangi bir şeyin üzerine yoğunlaştıramama, okuduğunu anlamama, düşüncelerini organize etmekte zorlanma davranışları gözlemlenir. Fiziksel olarak ise mide bulantısı, baş dönmesi, gereğinden fazla ya da az uyuma gibi davranışlar baş gösterebilir. Bunların hepsinin alt yapısında aslında sınava yönelik gerçekçi olmayan bazı düşünceler,inançlar veya oluşturduğumuz otomatik düşünceler yer alır.
Bu inanç, bu yanlış düşünce yapısı “Ben sınava hazır değilim, hiçbir zaman başarılı olamayacağım, okulda öğretilen bütün bilgiler çok saçma ve gereksiz, sınava hazırlanmak için yeterli zamanım yok, hayatımın istediğim gibi gidebilmesi için bu sınavı başarmalıyım, bu sınav istediğim gibi sonuçlanmazsa kimsenin yüzüne bakamam ” gibi kalıp cümleleri içselleştirmesine neden olur. Sonrasında ise maalesef sağlıksız düşünen bireyler topluluğu oluşturmuş oluruz.Peki bizler ne yapabiliriz?
Otomatik olarak inandığımız, gerçekçi olmayan inanç ve düşüncelerimizi silmek için alternatif yeni düşünceler oluşturmak sınav kaygısı ile baş etmede en önemli adımlardan biridir. Bu alternatif düşünceler nedir peki? Yapabileceğimin en iyisini yapabilirim, olabilecek en kötü şeyin bile bir telafisi vardır. Bu sınavda başarısız olmam demek her sınavda başarısız olacağım ya da hayatın tamamında başarısız olacağım anlamına gelmez, sınavdaki başarım beni, hayattaki değerimi belirlemez gibi daha
gerçekçi düşünce yapılarıdır. Sonrasında ise öncelikle ders çalışma alışkanlıklarımızı ve sınava yönelik tutumumuzu gözden geçirerek yeni bir bilişsel yapılanma oluşturmak, yapılması gereken en önemli şeylerden bir diğeri olmalıdır. Evet yeterli zaman kalmamış olabilir ama zaman yönetimini bilmek, dersi son güne bırakmamak ve iyi bir planlama yapmak da daha sonra yapabileceğimiz önemli adımlardandır.Tabii ki bunların yanı sıra beslenme ve uyku düzenini oluşturmak da asla es geçilmemesi
gereken noktalardandır.Hızlı ve derin gevşeme egzersizleri de zihin yapımızın bedene yansımış tepkilerini yok etmede
yardımcı olabilir.
Sınav kaygısı ile baş etme sürecinde ailelere de büyük görev düşmektedir. Sınav bir ölüm kalım savaşı değildir. Öncelikle aileler bu düşünceyi benimsemeli ardından çocuğa karşı tutum ve davranışlarda daha olumlu olanları tercih etmelilerdir.Ailelerin çocuklarından beklentilerini azaltması,
sınavın bir amaç değil bir araç olduğunu bilmeleri, çocuğa güven ve sorumluluk vermeleri gerekir.Sınav sonucu her ne olursa olsun çocuğun değerinden hiçbir şey kaybettirmeyeceği, çocuğun koşulsuz sevileceği ve aile içerisinde her zaman değerli olacağı hissettirilmelidir.Aynı zamanda çocuğun akranları ile kıyaslanmaması gerektiği de ailelerin asla unutmaması gereken bir faktördür.Her çocuk özeldir ve bireysel farklılıklar vardır.
Unutmayın kontrol bizde bunu sürekli kendinize hatırlatın. Kaygısız,başarılı ve mutlu günler dilerim
Uzm. Psikolojik danışman Emel Tatay